
Altın Küller
Serinin ilk kitabı olan Abanoz Kanatlar’da, Rue’nun kendini, geçmişini ve Ghizon halkının sırlarını keşfetmesiyle, Ghizon’un yönetimindeki ve herkesin taptığı adam Şansölye ile aralarında savaş başlamıştı 🔥 Ve ikinci kitap gerçekten, birinciden çok çok daha heyecanlı, akıcı ve süprizlerle dolu 😍 Büyüyle dolu bir dünya, aşk, dostluk, aile, intikam bu kitapta her şeyi bulabilirsiniz 🫠
Rue, gözlerini yer altındaki bir zindanda açar. Sihirli güçleri olmayan, acılar içinde boğulan ve hafızasını kaybetmiş bir halde bulur kendisini 🥲 Ataları tarafından seçilmiş, büyü gücüne ve atalarının gücününe sahip altın bilekliklere sahip olduğu için esir tutuluyor, bileklikler zorla çıkarılmaya çalışıyor ama bileklikler onu terketmiyor…
Rue bildiği bir şey varsa oda asla pes etmemek ve Jhamal’nin pamuklara sara sara ilgilenmesi sayesinde yavaş yavaş iyileşiyor. Zindan kurtulma planları yaparken saklı halktan ve Yakanna’nın soyundan gelen Kai Rue ve Jhamal’ı kurtarıyor.
Olaylar bundan sonra başlıyor. Rue’nun hafızasında birçok boşluk var, savaşta ne oldu, Ghizon halkına ne oldu, Şansölye nerede ve ne amaçlıyor? Rue çözmesi gereken birçok sorun ve sır var. Halkının ölümünden kendini suçladığı için vicdan azabıyla nefes almakta bile zorlanırken halkını kurtması ve sihir güçlerini geri alması gerekmektedir. Tek çözüm yolu bu 🔥
Sorularına cevap bulmak için gittiği bir kütüphanede onu daha fazla gizemler bekliyor. Bir Kahin, biri ihanet etti biri ihanet edecek dediğinde artık kim dost kim düşman bilmek imkansız… Ve Kahin, geçmişin tüm sırlarına sahip…
“Kollarım ağır, hem de çok ağır. Ama eğer halkımın sihir gücü geri gelmişse, o halde benimki… İçime o ısı enerjisi yayılıyor, üstelik bu enerjiyi eskiden olduğu gibi karıncalanmalar halinde değil de çok daha sıcak, çok daha ağır bir güç olarak hissediyorum. “