
Binnur Şafak Nigiz'den İçinde Bir Sen Yehmum: Kaos Gizem ve Aşk
"İçinde Bir Sen Yehmum" serisinin üçüncü kitabı, beni tam anlamıyla içine çeken bir dehşet ve heyecan yüklü yolculuk oldu. İlk iki kitaptan sonra kafamda birçok soru işareti vardı ve üçüncü kitap bu soru işaretlerine cevaplarla dolu bir şekilde yanıt verdi. Ancak, yeni gelişen olaylarla birlikte yerine yenileri gelmeye başladı.
Mahinev'in Manbel ile olan savaşı ve gerçeklerle yüzleşmesi, onun içsel çatışmalarını anlamamı sağladı. Ancak, onun bu zorlu mücadelesi henüz bitmiş değil. Ansızın ortaya çıkan gizemli kızın uyarısıyla, büyük bir kaos ve savaşın kapıda olduğunu anladık. Cadılar, intikam için birleşip Mahinev'in peşine düşüyorlar ve onları bekleyen tehlikelerin farkındalar.
Efken ise içindeki karanlık güçlerle başa çıkmak zorunda kalıyor. Güçlü olmasının bedeli, karanlık tarafına olan hayranlığı ve sevdiklerine zarar vermekten korkmasıdır. Onun içsel mücadelesi ve karakterinin gelişimi de dikkat çekiciydi.
Miraç'ın İstanbul'dan gelişi ve Zamanın Hükümdarı'nın hançerini koruma görevi, hikayeye farklı bir boyut katıyor. Ancak, şimdi her bir karakter için yeni tehditler ve zorluklarla dolu bir dönem başlıyor.
Kitap, kurgusu ve anlatımıyla beni içine çekmeyi başardı. Karakterlerin duygu dolu hikayeleri ve olayların gidişatı, beni kitabın içinde adeta bir yolculuğa çıkardı. Yazarın hayal gücü ve betimlemeleriyle oluşturduğu dünya, beni adeta büyüledi ve kitabı bir solukta bitirmeme neden oldu.
⚡️Efken önümde bir gemiyi ortadan ikiye bölebilecek bir buz dağı gibi dikiliyordu. Gözlerimi elindeki asadan ayırıp yüzüne çevirdiğimde kalbim gümbürdedi. Karşımda dikilen buz dağının tepesine güneş doğmuştu ama biliyordum, buzu erimezdi. Kızıl gözlerim irleşirken dudaklarım aralandı. Efken’in alnında parlayan o sembolü gördüm.
Güneş Sembolü.
Alnında yanarak esmer teninin altından dışarı sızıp parlamaya başlamış güneş sembolüne bakarken kulaklarım uğuldamaya başladı. Efken’in asayı daha sıkı kavradığını görebildim. Uçurum mavisi gözlerini kaplayacak kadar büyüyen göz bebeklerine düşen bana ait yansımaya bakıyordum. Göz bebeklerinin bu kadar büyümüş olması ürkütücüydü. O an, gök yarılır gibi şiddetli bir gürültü daha kopardı. Gökyüzünü kaplayan şimşeklerle birlikte şehre bir yağmur gibi yıldırımlar yağmaya başladı.
Efken, asayı sıkıca tutuyor, yıldırım yağmuru şehri etkisi altına alıyordu.
Efken, asayı sıkıca tutuyor, alnındaki güneş onun teninde bir ateş gibi yanıyordu.
Efken, tıpkı bir yehmum gibi her yanı sarıyordu. “Güneşin Karanlık İkizi” dediğimde, cümleyi aynı anda devam ettirdik: “Nemesis, uyandı.”