D Koğuşu
Tek gecelik bir nöbet… Kilitli bir koğuş… Geçmişin hayaletleriyle yüzleşen genç bir tıp öğrencisi. Freida McFadden’in sürükleyici psikolojik gerilim romanı “D Koğuşu” sizi tek bir gecede soluksuz bir kâbusun içine çekiyor.
Freida McFadden’in psikolojik gerilim türündeki romanı D Koğuşu, okuru tek bir gecede geçen ama etkisi uzun süren bir hikâyeye sürüklüyor. Tıp öğrencisi Amy, psikiyatri kliniğinin kilitli ve izole edilmiş D Koğuşu’nda bir gece nöbetine kalmak zorunda kalır. Buraya adımını attığı andan itibaren yalnızca geçmişiyle değil, zihninin sınırlarıyla da yüzleşecektir.
Amy’nin yıllar önce yaşadığı travmatik bir olay, bu nöbetle tekrar su yüzüne çıkar. Koğuşta, hastalardan birinin eski çocukluk arkadaşı Jade olduğunu fark eder. Bu tesadüf, gerilim dolu olayların yalnızca başlangıcıdır. Eski sevgilisi Cameron ile aynı nöbette olması, duygusal açıdan Amy’yi daha da kırılgan hale getirir. Koğuşun korkunç atmosferi, çekmeyen telefonlar, tecrit odasındaki sesler ve açıklanamayan olaylar, Amy’yi korkunun kıyısına sürükler.
Karakterler özenle inşa edilmiştir. Amy, geçmişiyle yüzleşmeye çalışan bir genç kadındır. Jade, ruhsal problemlerle boğuşan ve geçmişte terkedilmiş bir arkadaştır. Cameron, sorumluluktan kaçan bir figür olarak Amy’nin duygusal hesaplaşmasına sebep olur. Dr. Beck, karizmatik ve güven veren ama bazı gerçekleri gizleyen bir figürdür. Koğuşta yaşanan olaylar ilerledikçe karakterlerin göründüğünden çok daha karmaşık olduğu ortaya çıkar.
Roman boyunca gerçeklik algısı bulanıklaşır. Amy, kime güveneceğini bilemez hale gelir. Tecrit odasındaki hasta Sawyer’dan gelen sesler, kaybolan personel ve hastalar, geçmişin gölgeleriyle birleşir. Amy bu gecede yalnızca hayatta kalmaya değil, aynı zamanda kendini yeniden inşa etmeye çalışır.
