Övgü Deveci’nin Epik Fantastik Romanı “Hainin Mührü” ile Tanışına

İnsanların açgözlülüğü doğayı yok ettiğinde, yeryüzü Derin Deniz’e teslim olmuş, eski medeniyetlerin izleri sulara gömülmüştü. Tufandan sağ kalan az sayıdaki insan, İkinci Dünya’yı Kaya Şehirleri’nde kurarak hayatta kalmaya çalıştı. Ancak bu yeni düzende de adaletsizlik hüküm sürüyordu. Ark Ulusu, dış dünyaya kapalı yapısıyla hem Kayalılara erzak gönderiyor hem de karşılık olarak onlardan çocukları alarak savaşçıya dönüştürüyordu. Seçilemeyen çocuklar ise Çürük damgasıyla kaderlerine terk ediliyordu.

Hikâye, Çürük olmaya mahkûm edilmiş genç bir kız olan Lunulata’nın asi ruhuyla başlıyor. Kardeşi Arm dışında kimsesi kalmamış olan Luna, sistemin dayattığı düzene boyun eğmek yerine, özgürlüğü uğruna bir kaçış planı yapar. Bu yolculukta, Dante, Hodbin, Beau gibi farklı geçmişlerden gelen ama aynı özgürlük hayalini paylaşan gençlerle yolları kesişir. Beşi de hayatlarında ilk kez birbirlerine güvenmeden bir arada olmak zorundadır. Ancak tehlikeli sular, gizli sırlar ve ihanetlerle dolu bu yolculukta sadece güven değil, cesaret ve fedakârlık da sınanacaktır.

Karakterler etkileyici şekilde çizilmiş. Luna asi ve lider ruhluyken, Arm saf ve iyilik doludur. Dante tam anlamıyla bir savaşçıdır; Hodbin zekâsı ve alaycı tavırlarıyla grubun dikkat çeken ismidir. Beau ise gizemli ve duygusal yönüyle dikkat çeker. Kitap ilerledikçe sadece hayatta kalmak değil, kendi benliklerini keşfetmek de gençlerin en büyük mücadelesine dönüşür. Gruptaki bağlar kuvvetlenirken, geçmişin izleri ve geleceğe dair umutlar harmanlanır. Özellikle “Gizliman”a varmak için çıktıkları bu yolculuk, hem fiziksel hem de içsel bir dönüşüm yolculuğudur.