
Paris'teki Ev
Kelly Bowen'ın "Paris'teki Ev" kitabı, iki kadın karakter Lia ve Estelle üzerinden zamanda yolculuk ederek, geçmişin sırlarını ve günümüzle bağlantılarını keşfettikleri duygusal ve etkileyici bir hikayeyi anlatıyor. Lia'nın miras kalan dairenin içinde beklenmedik keşifleriyle başlayan bu serüven, Estelle'nin 1942 Paris'indeki yaşamına uzanarak, Nazi işgali altındaki zorlu günleri ve fedakarlıkları gözler önüne seriyor.
…Ama o odadaki parçalara baktım ve o nesnelerin her birinin ne kadar büyük trajediler taşıdığını düşündüm. Her birini satın alabilmek için ne kadar para harcandığını düşündüm. O odada gördüğüm şey parçalanmış, istiflenmiş, bir daha ayrılamayacakları bir yere nakledilmeyi bekleyen pek çok hayattı. Bir aile veya ülke, onları bir arada tutan şeyleri yitirdiğinde ne kadar tarihe sahip olabilir? Geçmişlerinin öykülerini anlatan şeyleri yitirdiğinde…
Okumaya başlarken bu kadarını hayal etmediğim gerçekten şahane bir kurgu 😍
Dairede bulunan sanat eserleri, özel eşyalar ve özellikle Nazi yanlısı materyaller Lia'yı şoke ederken, Estelle hakkındaki önyargılarını sorgulamasına yol açıyor. Gabriel ile birlikte geçmişlerini araştırırken, hem Lia'nın anneannesinin hem de Gabriel'in ailesinin geçmişiyle ilgili sırları açığa çıkarıyorlar.
Estelle, Alman işgali altındaki Paris'te sevdiklerini kaybetmiş bir kadın olarak, güçlü ve kararlı duruşunu korurken yardımseverliğiyle de dikkat çekiyor. Bu süreçte Estelle'nin yanı sıra Sophie de, nazilerin saldırısında sevdiği birini kaybetmesine rağmen umutlarını yitirmeyen bir karakter olarak öne çıkıyor.
Ancak, bir gün Naziler en yakın arkadaşı ve ailesini götürdüğünde, arkadaşı yeğeni Aviva'yı Estelle'ye emanet eder. Ve Estelle'in hayatı sonsuza dek değişir.
Kitap, güçlü, fedakar, cesur ve merhametli kadınların hikayesi üzerinden okuyuculara geçmişin izlerini ve bugünle bağlantılarını sunuyor. Gerçek olaylardan ilham alan bu kurgusal roman, insanın duygularını derinden etkileyen karakterler ve hikayelerle dolu. Tarihsel bir dönemi anlatırken, kadınların gücünü, dayanıklılığını ve cesaretini vurguluyor.
Kitabın derinlikli karakterleri, duygusal zenginliği ve geçmişle bugün arasındaki bağlantılarıyla okuyucuları etkilemeye devam ediyor. Geçmişin izlerini takip eden bu etkileyici hikaye, cesaret, sevgi ve fedakarlık üzerine dokunaklı bir yolculuğa davet ediyor.
Bazıları ülkeleri uğruna savaşmak adına her şeyi riske atar, bazıları ilkeleri uğruna savaşır, diğerleri de yakınları için.
Savaşmazsam -elimden gelen her şeyi yapmazsam- meydana gelen ve gelmeye devam edecek her vahşete ortak olurum. Bunu bütün benliğimde biliyorum.