Şehirde Bir Yaz Aşkı

Elle, özgürlüğüne düşkün, bağımsız yetişmiş bir senarist. Annesi tarafından kimseye bağımlı olmadan, ayakları üzerinde durması gerektiği öğretilmiş. Hayatında en çok güvendiği kişi ise yakın arkadaşı Penelope. Elle’nin yazarlık kariyeri hızlı yükselmiş olsa da kendi dünyasında münzevi bir yaşam sürüyor; galalara katılmıyor, sosyal medyadan uzak duruyor, senaryolarını mahlasla yazıyor. En büyük zaafı ise yazma tıkanıklığı.

İki yıl önce Parker Warren ile kulüpte yaşadığı kötü karşılaşma, onda hem öfke hem de yaratıcılık ateşi uyandırmış. O günden beri Parker, nefret dolu bir ilham perisi haline gelmiş.

Parker Warren ise kitap boyunca güçlü, soğuk, mesafeli ve zengin iş insanı imajıyla karşımıza çıkıyor. Kendisi teknoloji dünyasında milyon dolarlık projeleri yöneten, her derginin kapağında yer alan bir CEO. Ancak dışarıya gösterdiği bu kusursuz imajın ardında geçmişin yükleri ve güven problemleri var. Elle ile ilk tanışmaları oldukça kaba bir şekilde gerçekleşmiş ve Elle’yi küçümseyen tavırları, onun Parker’dan nefret etmesine sebep olmuş.

Fakat Parker’ın Elle’yi hatırlamadığını sanması da Elle’nin öfkesini katlamış durumda. Parker, dışarıya soğuk görünse de Elle’ye karşı hissettiklerini bastırmakta zorlanıyor.

İkili, New York’a taşındıktan sonra aynı lüks apartmanda, yan dairelerde yaşamaya başlıyor. Elle, yazma tıkanıklığını aşmak için ilham ararken Parker’la yeniden karşılaşınca işler karışıyor. Parker, şirketinin satış sürecinde iyi bir imaj yaratmak için sahte bir ilişkiye ihtiyaç duyuyor. Bu teklifi Elle’ye sunuyor. Başta teklifi reddetse de Parker’ın ona ilham olacağını fark eden Elle, sonunda kabul ediyor. Yaz boyunca sürecek bu sahte ilişki, ikisini de dönüştürüyor. Elle, Parker’ın buzlarını kırarken; Parker da Elle’nin hayata karşı yıkılmaz duvarlarını aşmayı başarıyor.